28 Eylül 2007

Pinhani Şarkısı 'Dön Bak Dünyaya'

Yalnız kaldıysan, kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı, yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyaya

Herkes gitmişse, sakince arkana dön bir bak
Dostun kalmış mı, aşkın solmuş mu
Dön bak dünyaya, dön bak dünyaya

Bir sonbahar kadar yalnız, bir kış kadar savunmasız
Ya da ilkbaharsan, yolun başındaysan

Asla vazgeçme, kalkıp da pencerenden bir bak
Güneş açmış mı, yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyaya


yalnızlıktan mı bilmem site üzerinden istek parçada bulunmak istedim.bu şarkıyı keendime seçtiğim bütün maskülen varlıklara armağan ediyor,hepsine selam göndermek istiyorum.benim çocukluğumda ve gençliğimde yer aldıkları için.bakıştığım insanlara da gelebilir bu şarkı.ne güzel bir şarkı.....iyi geceler sevgili dinleyenler...:)
MERVE ARCASOY

23 Eylül 2007

TANRI'YA MEKTUPLAR

Bay Tanrı;
Öncelikle size neden tanrı diye hitap ettiğimi açıklamalıyım.çeşitli isimlerinizden tanrıyı seçtim çünkü yazacaklarım doğuya özgü yazılar olmayacak .bu sebeple size Allah diye hitap etmek istemedim.zaten günlük hayatta isimlerinizi bol bol kullanıyor ve size çokca sesleniyorum.lütfen bu hitabımı artislik olarak değerlendirmeyiniz zira artist olmak isteseydim hukuku seçmezdim.haberdarsınızdır ki hukuk okumaktayım ve dünya adlı gezegeninizdeki Fransa adlı Avrupa ülkesinde bulunmaktayım.studio bir dairede ikamet ediyor ve doyasıya yalnızlık çekiyorum.yalnızlık çekiyorum ama bunu bir sebebi olmalı diye düşünüyorum ve yüzümü tarihe çeviriyorum.çok sevgili kulunuz isa da yalnızlık çekmişti epeyce.inananları olmadığı zamanlarda vardı.daha sonra diğer kullarınızın hikayelerine bakıyorum ve birçoğunun yalnızlıkla birlikte sayısız problemler yaşadığını görüyorum.ve de hikayelerin sonlarını takip ediyorum.bazıları çektikleri acıları kapatacak hadiseler yasamadan farklı bir aleme göçüyor.acaba diyorum benim bu yalnızlığım uzun süreli olur mu.elimde olmadan okuduğum kitaplara kayıyor aklım.o çok sevdiğim kahramanları düşünüyorum.hani şu size inanmayanları ve beni de kendilerine benzetenleri.raskolnikof u hatırlarsınız.dostoyevski kulunuzun ünlü eseri.o da hukuk okuyordu yanlış hatırlamıyorsam.basına gelen talihsizliklerden eğitimi yarıda kalmıştı.bilemeyiz,hep sölediğimiz gibi tanrı bilir ,yani siz.çok dürüstçe soruyorum,bu sene kalacak mıyım acaba? Kendimi bu büyük evde ders çalışırken hayal edebiliyorum.e gecmişimi de göz önünde bulundurursak gecerim gibi.ne dersiniz?peki ya çok acı çekecek miyim? Doğru ya her seyin bir biçimi var ,ölmek var ölmek var.hakkım olmadan ailemin parasıyla geçiniyorum burada sizin de takip ettiğiniz gibi.kusura bakmayın ama onları çokca zaman madi konularda yormaya niyetim yok. Bakın anlaşalım ,sizi biraz insaflı olmaya davet ediyorum.anlasalım bu iş bitsin.bakın varlığınız farkındayım,üstelik emirlerinizden olan okumak eylemini de doğduğum günden beri bilfiil yerine getirmekteyim.e önceden de tanışıyoruz bu ilk konuşmamız değil.bana bir kolaylık yaparsınız artık.bakın burada size inanmayanlar d a var,onları da göz önünde bulunduralım lütfen.onlarla konuşabilirim ya da gecmiş dönemin dinlerine inananlarla da konuşuabilirim.vallahi,bakın gene size sesleniyorum,siz bilirsiniz,ben öyle pek hafife alınacak cinsten bir kul sayılmam.çalışkanımdır.aptal değilimdir ama çok akıllı da değilimdir.artık iş takdirinize kaldı.ben söyledim söyleyeceğimi.iyi zamanlar.çokça zamanınız var düşünmek için zaten zaman da sizin .
MERVE ARCASOY

21 Eylül 2007

perpignan, panoramik bir görüntü:) une vue d'ensemble

Bülent ortaçgil in kimseye anlatmadım şarkısını dinliyorum.hüzünlü değilim.oldukça yürüdüm,çokça sokak dolandım.ayaklarımın altından küçük tepecikler geçmiş gibi.beynim databanklara benzedi.ağızdan çıkan her sözü tercüme eden bir databank.bir çevirmen.gündüzleri bölge televizyonunda köpekleri gösteriyorlar.küçük köpekler,yavru köpekler,yaşlı köpekler,hasta köpekler,şişko köpekler,çelimsiz köpekler…ve onların aileleri…burada hava sabahları biraz serin,öğlenleri güneşli,akşamları ise kabaca tabirle limonata gibi.biraz fazla yürümeye görün yeniden aynı yere geliyorsunuz.büyük meydanlar var.her yan cafe her yan restaurant.öğleye doğru balkonumun önüne müzisyenlergeliyor.akardeon çalıyorlar,ben de içimden şarkı söylüyorum müziğin eşliğinde.şarkılar bilindik,une histoire d’amour…danny brillant sanki kapıda bklyor.kapı kolunu tutsam içeri girecek.aşağıda sessiz bir tadilat var.giriş tıpkı bir surun girişine benziyor.dairesel kemerler,tuğlalarla doldurulmuş geniş,yüksek duvarlar…patates çok pahalı.domates de..hersey ama hersey.sekiz numaralı otobüse binip bas du vernet de türk malları satın alabilirsiniz.ptates de ucuz domates te.saçları örtülü türk kadınları şaşıyor tek kalacağıma.fenerbahçe formalı erkek çocuğu bisikletinin arkasına yeşil gözlü esmer fransızı almış.sarışın tür kız çocukları etekleriyle oynuyor,yakında onlar da kapanacaklar.kasadan gecerken imsakiye alabilirsiniz.tren garının yakınında türk kebapçılar var.alevi kebapçılar,Sünni kebapçılar.ketçap mayonezli döner,acılı döner,beyaz soslu döner var.gar da bilindik taksi şöförleri var.onlar Fransız ama benim aksanım daha Fransız.ya Fransızsınızdır,ya da Katalan.ispanyol değilsinizdir.ekmekler ucuz kabarık yumuşak ekmekler.bir euro etmeyen bi r eurodan pahalı satılan ekmekler.üzümlü ,sade çikolatalı kruasanlar…viyennuazlar…küçük banka şubeleri..su fışkırtan çeşmeler…Arnavut kaldırımlar,yeni yapılmış granit kaldırımlar..araplar,pis Araplar temiz Araplar,perpignanlılar,Katalanlar,ne idüğü belirsizler,Koreliler,şapşal Çinli kızlar,bisikletli Çinli çocuklar…kahveler,sütlü kahveler,espressolar (espressonun İspanyolcası espresso,Fransızcası expresso) cappucinolar,pres kahveler,çikolatalar…beyaz köpüklü sıcak karton bardakta içilen 60 centimes lik kahve…üniversite kafeteryası,üni kütüphanesi,üni bilmem nesi.zenci çocuklar,bana bakan zenciler,benim baktığım zenciler…yaşlı göbeksiz adamlar,odacı kadınlar,lojmanlar.üni sitesi Moulin a vent…mobilyalı evi kalmamış site…otobüsler,kibar şöförleri,yaşlı yolcuları…kavşaklar tertemiz sokaklar,trafik ışıkları,ambülans sesi,ağaçlar,ağaç dipleri,köpek kakası olan ağaç dipleri…çöp kutuları,boş ve dolu çöp kutuları.yapuılmakta olam ampiteyatr…işçiler,anadillerini konuşamayan işçiler..kırmızı pantalonlu dalgalı saçlı kumral,sarışın işçiler,döner yiyen işçiler,cafelere uzaktan bakan işçiler…küfreden gençler,jöle kafalı çocuklar,düşük belli pantolon giyen kızlar,kıçları gözüken kızlar,anneler,pusetli anneler…köpekli kadınlar…köpekler,arkadaşları olan köpekler…sokakta kalan köpekler…marketler,geniş reyonlu marketler,Tatlı ürünlerinden yıkılan marketler,bisküviler,pastalar,kruvasanlar,şekerlemeler…bok kadar çok.kötü bir tabir ama bıktım be,bok yeyin şeker yiyeceğinize,herkesin dolgusu var…merci bekleyenler,merci verenler.bonjour verenler,alanlar,verenler alamyanlar,bonne journéeler,au revoirlar,falan feşmekan…soru soran ben,yorulan ben,gülümseyen ben,kurallara uyan ben,poşet taşıyan ben…beni lütfen arap sanmayın diyen ben,turistlerin soru sorduğu ben,yolları bilmeyen ben…Halil-meral kızı ben,Allah beni bildiği gibi yapsın diyen,küfür etmeyen ben,bCAKLrı pişik olmuş ben,dudakları çatlamış,saçları dalgalı,şişko ben….etekli ben ,pantalonlu ben..benim siyah nigthmare before the cristmas çantam,krem rengi cüzdanım,cüzdanımın içindeki eurolar,sentimler…öksüz kalan yüzbinliralarm,katil fotoğraflarım,nüfus kağıdım,Cervantes kartım,benim zavallı sainte pulchérie kartım…her şeyin bedeli var.bedel ödüyorum şimdi.öderim ne var? Yalnızlık var,salt yalnızlık…
MERVE ARCASOY

geen hafta falan yazmıştım bu yazıyı

Yeniden aynı şarkıyı dinlemek…farklı bir ülkede,farklı bir rüzgar esiyor.rüzgarda ezan yok.çok uzun bir zaman diliminin başlangıcı…pencerem var benim,yeşil kepenkleri olan ,geniş,yere kadar uzanan bir pencere…tam da söylediğim gibi.şimdi lise 2 deken yazdığım şiiri hatırlıyorum.fransız tipi bir balkonda sardunya sulamak.bu bazılarına göre bir entelektüelin ölüm şiiriydi.çok şaşırıyorum şimdi.ne yaptım ne söylediysem tanrıya,sanki hayallerim gerçekleşiyor.ben bana göre dünyanın en şanssız insanıydım,şimdi vücudumu sokağımın köşesinde bıraksam benle birlikte bir ağacın arkasına saklansam ‘vay be kıza bak’ derim.bundan iki yıl önce hayatta en korktuğum şey hayallerimi gerçekleştirememekti.hala öyle,en korktuğum şey 80 yaşıma geldiğimde geri dönüp baktığımda kafama yazdığım listenin tamamlanmamış olması.başıma gelen şeyler sadece beni etkilemiyor.yaşamımın içinde olan herkes bundan nasibini alıyor ve bu beni gerçekten mutlu ediyor.çok garip,gerçekten…inanmak zor.şaşırıp kalıyorum.ama yanlış anlaşılmak da istemiyorum.korutucu aslına bakarsanız.üşürmüyüm bilmiyorum burada.burda neler olur neler biter? Hiçbir fikrim yok.bilinmesini isterim ki hayallerin gerçekleşmesi mutluluk değildir.mutluluk nedir bilmiyorum ama mutlu olduğum zamanları çok iyi hatırlıyorum.mutlu olmak tek başına olmuyor sanki,hep bir birlikte olmak sanki mutlu olmak.güvende olmak…hava kararınca eve biraz geç kaldıysanız dünyanın en güzel şeyi eve varmaktır.kapıyı çalmak,asansöre binmek ,asansörde kendinize bakmak,bazen çişinizi tutmaya çalışmak,sonra kapıda sizi pati gibi harika bir köpeğin sevinçten ağlayarak karşılaması,üzerinize atlaması,sizi öpmesi…yemek masasına oturup konuşmak,yaptıklarınızı anlatmak,sonra internete girmek,sıkılınca ablanızla tv izlemek…güven verir bunlar insana,mutluluk verir.

yazı mazı,bişeyler

Fikret kızılok ve Bülent ortaçgil e teşekkürler.onlar olmasaydı ne yapardım hiç bilmiyorum.her anımı doldurabilecek şarkıları iyi ki var.burada hiç sevmediğim bir sözcük aklıma geliyor.nedense özlem sözcüğünü hiç sevmemişimdir.özlem ismi hep kötü seyler hatırlatır.özlem isimli insanları sevmem açıkçası.bugün neleri yapmak istediğimi söylemek,bunları yazarken de hayal etmek istiyorum.şimdi mesela evde olmak isterdim.çalışma odasına girmk,pencereden dışarıya bakmak,güvenlik klubesini görmek,kolumu kaktüslere çarpmak,onlara bakmak isterdim.yada ev terliklerimle kapıyı kilitleyip feryal teyzeye türk kahvesi içmeye gitmek isterdim.ya da saatin biraz geçmesini ve babamın kapıyı çalması,ya da otomattan seslenip aşağıya beni çağırmasını ve elindeki poşetleri taşımamı istemesini isterdim.örneğin gece saat üç gibi melikeyle salondaki koltukta oturmak,krem rengi koltuklarımız kirlenmesin diye örttüğümüz çarşafları düzeltmek ve internetten pizza siparişi vermek isterdim.hani şu promosyonlu pizza çeşitlerinden.

Neyse ben bu yazıyı yazarken skype dan annem aradı ve bana hürriyet gazetesindeki haberleri okudu.bekir coşkun un köpeği hayatını kaybetmiş çok üzüldüm.bekir çoşkun bugün bir yazı yazmış.gizli oluşundan bahsetmiş devletimizin.cumhurbaskanı adayımız gizli,first lady miz bi yere çıkmaz.anayasa taslağı gizli.her bir bok gizli anasını satayım.ya şaka maka zaman geçti ve Türkiye elden gidiyor.daha önce de söylediğim gibi ATATÜRK bu yıl hayatını kaybetti.bu yıl anladım ki ATATÜRK ölmüş.gecen gün üniversitede hukuk analizi dersinde bir fotokopi dağıttı bize hoca.sayfanın arkasında da düşünceleri alınmış olan ünlü büyüklerin adın vardı.kağıdın arkasında Kemal ATATÜRK Mustapha yı görünce çok gururlandım yanımdaki zenci cote d’ivoire lı kıza dedim ki ATATÜRK TÜRKİYE cumhuriyetinin kurucusudur.çok hoşuma gitmişti.şimdi düşünüyorumda ne kadar zavallı bir durumdayız.ben bir İstanbul vatandaşıyım hayatımı İstanbul da geçirdim.neler gördüm,neler işittim.yaşıma göre iyi gezdm.yurtdışıını da içini de az çok gördüm.neden bvöyle olduk,halk ne şstiyor bilmiyorum.nedir bu kapitalistlik,bu liberal anlayış anlamıyorum.nerde kaldı vatan yahut silistre,memleketimden insan manzaraları? Nerede yazarlar? Ne yapıyorlar? Bırakın artık şu AMELE DİZİLERİ İZLEMEYİ YA.BOK MU VAR? Ne katıyor size o aptal hayatlar? Özcan deniz okula mı gitmiş,Emrah ne bilir? Ne izleyip duruyorsunuz öğretim görmemiş insanları? Tek güzel şey oyuncuların para kazanması ,bak bu iyi gerçekten ama lütfen sadece oyuncular para kazansın.türkücüler ve çıplak mankenler değil.lütfen eğitim almaya çalışsın insanlar,lütfn ya…. Kime sorsam İngilizce biliyorum diyor.nerden biliyorsun? Kaç kelimelik haznen var? Deneme yazabilir msin? İngizlizce? Sertifikan var mı? Güya üniversitede İngilizce eğitim alıyorlar,afedersiniz kıçımın İngilizcesi.yani yaşlı genç demeyip okusun insanlar,geliştirsinler kendilerini.yavuz turgul filmleri izlesinler,biraz camus okusunlar,balzac ı tanısınlar,ezbere Fransız ihtilalinin tarihini bilsinler.boşverin abuk sabuk yok kafamı örteyim yok oram gözüktü,yok bu bana baktı…evlenip durmayın.kim mutlu olmuş evlenip.kızlara söylüyorum hayatlarınızı oğlan çocuklarına adamayın ya da maço Türklere…adam gibi okuyun.biraz az counter oynayın.sims i kapatın.madem İngilizceniz var alt yazısız izleyin cnbc deki dizileri .onlar yratıcı diziler.nuribilge ceylan ın fotoğralarına baktınız mı? Ne kadar harikalar…okunması zor olsada ben denedim demek için Orhan pamuk okuyun biraz.alkım kitapevine gidin hayvan kadar mönü yiyeceğinize birer kitap alın.sokak köpeklerini aşağılamayın.ezik gibi köpeklerden korkmayın.derslerde gördüklerinizi hayata geçirin.bok gibi sigara içmeyin.siz ilerde hastalandığınızda gercekten hasta olan insanların sedyelerini meşgul etmeyin.içki içmenin de bokunu çıkarmayın.çok pahalı yerlere gitmeyin.pidecilerde harika…jöle kullanıp durmayın.çok feminensiniz.kızlardan daha güzel olmanıza gerek yok.taksiye çok binmeyin.otobüs kullananın.biliyorum kokuyor ama en azından siz deodorant kullanın.dinle kafayı bozmayın.bütün gün ac durup iftarda sapıtmayın.duaları anlamadan Arapça söylmeyin.arada da olsa dua edin.halinize şükredin aileniz olduğu için.bekaretinizi boşa kaybetmeyin.nassılsa ölmeden biriyle birlikte olursunuz bokunun çıkarmayın.ne var çok mu lazım ….insanlarla konuşun meraba diyin. Begendiğiniz insanlara bunu yansıtın.ne bilim ya .kötü seylr olmasın Türkiye de diyeceğim ama fettullah gülen iftar veriyormuş amerikada daha noolsun? Tayip de gidiyormuş.afiyet olsun onlara.iyi yesinler türkiyeyi sahurdada yesinler.istanbul a da vize getirsinler.it sürüsü gibi saldırmasınlar oraya.görmek istemiyorum işsiz güçsüzleri boş boş gezenleri.herseyin kıymetini bilin.paranızı güzel harcayın bok püsüre para yatırmayın.off nolcak bu ülkenin hali ya? Alex in bana dediği gibi mezun olduğumda basörtüsü takan bir avukat olmak istemiyorum.gerekirse soyunurum türkiyede protesto ederim.ya da Avrupa insan hakları mahkemesine giderim .bu benim hakkım .hayrünisa gitmiş ben gitmişim çok mu?hadi iyi günler size.hayırlı ramazanlar!pide yiyin :)
MERVE ARCASOY

16 Eylül 2007

si si la sol fa fa(bir ‘ki). sus. beş çizgi, 6 nota. müzik yapar

mı? isteseler
olurdu ama bemol mü
diyez mi diye sormamışlar onlara.
tek cevap. başı var mı, bilinmez.
ama sonu gözle görülebilir. sus. sus
işaretinin ilerisi var
ama ufuk çizgisi gibi
yakınlaştıkça uzaklaşıyor.


ufuk çizgisi: yakınlaştıkça
uzaklaşan aslında hayali

çizgi. -


olması umuttur, olmaması gam. hızlı oku,
yavaş konuş.
konuşma,
dinle. dinleme,
konuş.
sus. arkana bakma,


bak.





yürü git.
geri dön. varım,






yokum, buradayım, gittim, geldim.

ben bilirim sen bilmezsin. ben bilirim sen dön git. gel, bak, gör,



dön.






düşün.

geri.

Dönmüdönmemi
?






SELVA KARCI

04 Eylül 2007

selametle

Tam beş yıl önceydi.Küçüktüm kendimce.Hazırlığa yeni başlamıştım.Hiçbirsey yoktu ortalıkta ,koca bir boşluk vardı hayatımda.Fransızca öğrenmeye başlamıştım.Ne kadar da iyi? O çok iyi bir dil! Ben de aynı bunları geçiriyordum aklımdan.Tam beş yıl önce yılbaşı gecesi Le Fabuleux Destin D’Amelie Poulain i izleyip ağlıyordum.Bu filme kaç kişi ağlar bilmiyorum.O günden bir gün önce conversation hocamız Monsieur Christophe yok olmuştu.Bizi terk edip gitmişti.Harika bir insandı.Gün görmemiş tatlı,özverili bir Fransız köylüsü… aslında o tamı tamına bir Fransızca öğretmeniydi.çok iyiydi.ama gitti.yıkılmıştım.çok sevmiştim onu,hem böylece madame yıldız ın sıkıcı Fransızca derslerinden sonra çok iyiydi.bize Fransızca öğretebilmek için çöp kutusunu bile öpmüştü.madame la poubelle!!nedensiz değildi gidişi elbette.sonradan öğrendim erkek kardesi şizofreni hastasıymış,kötüleşmiş,o da basıp gitmişti.kız kardesinden bahsederken gözlerinin içi gülerdi.hayal ederdim bn o anlatırken yasadığı yerleri.deniz kenarında bir yerdi.sarışın ,çelimsiz christophe bisiklete binerdi kız kardesiyle.babası zengindi.bunu söylediğinde bazı terbiyesiz görmemişler ona inanmamıştı.ama onun babası zerngindi.o yalan söylemezdi.bize konu seçtirip o konuyu anlatır bir sürü kelime öğretirdi.anlamadığımızda ingi,lizce anlatırdı.gitti…o gün çok ağladım hem christophe a hemde o yılbasıyı evde gecirmemize.çok ağladım ,hiç unutmadım o günü.aradan bes yıl gecti.bugün tekrar amelie yi izledim.tuhaf..bugün çok farklı hayatımda hiç boşluk yok.öylesine dolu ki kendimi madame agnes in kütüphanesinde sıkışmış bir kitap gibi hissediyorum.her yer dolu.onu da yap bunu da yap..o da lazım bu da lazım..herseyi yap,çok iyi olsun,çalış,çalış..

BEN BU CUMA GİDİYORUM…büyük harflerle yazıyorum çünkü…bilmiyorum.ben burayı terk ediyorumve de beni terk ediyor birçok sey.ülkemin beni terk ettiğini yeni anladım.bu yıl Atatürk ün öldüğünü de anladım.cumhuriyetin modasının gectiğini de anladım.aptal değil çok aptal olduğumuzu anladım.bir poşet erzak paketinden farksız olduğumuzu anladım.evcil olmnası imkansız ama hayvan olduğumuzu anladım.çünkü evcil hayvanlar gururludurlar.gururlşu olur ve açlıktan ölürler.ama beni terk eden ülkenin insanları bir balıktan daha az hafızaya sahip..önemi yok ben terk edildim.mümkünse şimdi de terk etmek istiyorum.önemsizsiniz benim için yedi bölge artık ..gururlu olanları hariç tutuyorum…ülke genelini takip etmeyen beyinsiz seçmenler terk edildiniz.heveslenmeyin ben orada yalnızlığımla hiç yalnız olmayacağım.tek gitmiyorum zaten .yanımda meshur Mersault,Gregoire Samsa ve Raskolnikof var.soğuk odalar hayal edebilir insan onlarla beraberken.soğuk bir fincan kahve..küflü duvarlar.yıkanmamış bir vücud,acıma duygusu,biraz vicdan muhasebesi,ee nerde kaldı yalnızlık?yualnızız zaten biraz etraflıca düşünürseniz.hep yapayalnız.doğarken de ölürken de..aldanmayın kimselere.kadınlar erkeklere aldanmayın çünkü onlar bir çift göğüs ve kalça için sizi bırakabilirler.erkekler siz de kadınlara inanmayın çünkü onlar sizleri paraya ve birazcık sevkate satabilirler.öyle ya kadınlar erkeklerde baba sevkatini erkeklerde kadınlarda annelerini ararlar.iyi aramalar.ben hangi cins e tekabül ediyorum bilmiyorum .insanımsı bir şey belki de.
Beş yıl neler kattı bana neler götürdü benden.cennet ve cehennem yok muş mesela. Ama demokrasi pek çok muş.sarkozy varmış bir ülkecik te Fidel Castro hastalanmış tayip Erdoğan basbakan Abdullah gül cumhurbaskanıymış Türkler saldırgan Ermenilerin eli ise armut toplamışmış.galatasaray yok olmuş fuhuş artmış taksim güzelleşmiş miş.camiler yükselmiş refah artmış Merve sp den mezun olmuş üniversiye gitmişmiş.

Gidiyorum çünkü farkında olmadan bunu hazırladım.lise 2 hep bir evim olmasını ve tek yasamayı hayal ettim hayallerim saatine geldigaliba.beni ister arayın ister aramayın ben çok insan sevdim kahretsi,n çok vefalıyım vefasızlara karsı.hiç birseyi unutmayacagım.kalbimi kıran herkesi affediyorum. Bir gün tekrar türk olmak istiyorum. bu toprağın içine etmekten vazgecin lütfen .
MERVE ARCASOY