13 Ağustos 2007

Bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok. Ben kimim, neden burdayım, bu gözlerimden akan ne? Bilmiyorum. Hissettiklerimi anlatmanın bir yolu yok gibi. Ama daha çok, tozlanmış yüzyıllık bir ev, bir şato kapısının insanda uyandırdığı hissin bir bombayla yok olması gibi. Kilise çanı çalıyor. Zaman.. zaman.. tik tak tik tak tik tak tik tak. Her 'binbir' değimizde bir saniye geçiyor. Işık çakmasıyla gök gürültüsünün arasındaki zaman böyle sayılır uzaklığı bulmak için. binbirbinbirbinbir (3saniye). Bir daha bu yola sapar mıydım, bilmiyorum. şarkı sözü yazarlığı mı, roman yazarlığı mı? Her yazdığınızı okuyunca yüzü buruşup anlamadım diyen insanlar. Sanki sizin onları anlamanız istenmiş gibi. Ama fena olmazdı da. İmla kurallarını umursamamak gibi sanki. Yerdeki tozları silmek, Yıpranan kapıyı onarmak gibi. Ama malzemeler bitince işinizin yarım kalması gibi. Sırlarla dolu bir sandığı açamadığınız için çöpe atmak gibi. Yazdıkça harflerin birbiri arkasına gelmemesi sonucu birbirine girmesi ve en sonunda hepsinin üstüste yığılarak babil kulesini oluşturması ve tanrıya kadar çıkması gibi. Harfleri birleştirmek kolay tekrar okumak zor. Yazdığınızı okuyunca deli olduğunuzu, kaçmanız gerektiğini hissetmek gibi daha çok. Asla bütün olamamak gibi. Aradığınızı bulamamak gibi. Beklediğiniz kişinin gelmemesi gibi. Anlaşılmak için yazmak. Yüksek ses. deneme deneme deneme bir'kiüç.sessizlik.gürültü. gülen insanlar. eğlenen insanlar. Asla eğlenememek gibi. Anlatınca aslında derdinizin katlandığını hissetmek gibi. anlaşılmamak gibi. Bilmemek gibi.

SELVA KARCI