02 Mayıs 2007

Sahne'de bir ileri bir geri...



Sahneyi görünce birden kapladı içimi bir his. O nedenle olsa gerek kaleme alıyorum sahneyi. Sahnenin ne olduğu çok açık, kimisi küçük kimisi büyük tiyatro, dans ve müzik gibi sanatlarının performans gösterdiği alan bir nevi sergileme. Aslında daha ötesi de vardır sahnenin tanımında, oldukça geniş bir soyutlamaya girmek gerek anlatan için kelimeleri bulup ifade etmek bir o kadar zor ise karşıdakinin anlaması daha zor. Çünkü yaşamak gerek!

İnsanların yaşamları boyunca, tarihleri boyunca özgürlüklerini elde etmeye çalıştıklarına tanık olduk. Sartre özgürlüğe mahkum olduğumuzu söyledi, elde etmek için çabaladığımız özgürlük lanetliydi, bizler lanetli mahkumlardık. Kendimiz seçmeden dünya sahnesine, ortaya atılmıştık sonra da ne yaptıysak her şeyden sorumlu tutuluyorduk. Biz özgürüz ve bu bizi yaşam boyunca seçim yapmaya zorladı. Elimizde hiçbir anlam yok iken dolaşıyoruz sahnede, aslında her şeyin bir an biteceğini bile bile saçmalık içinde geçip gidiyor hayat bir ileri bir geri… Eğer her şey özden geliyorsa biz de kendi özümüzü oluşturacak isek bunu biz yaratmalıydık. Kimileri yarattı bu özü ne ile mi? İçlerindeki, doğalarındaki yaratıcılığı keşfederek, kendilerini ifade etmesini en iyi yolunun bedenlerinde bularak benliklerini, ruhlarını ortaya koyan sanatçılar.

Yüzyıllardır arana özgürlük aslında sahnede biliyor musun? Gerçeklerden kaçtığım, müziğin ritmine, melodisine ruhum ve bedenimle can verdiğim, gün ışığımın ise spotların, sahne ışıklarının olduğu bir alan. Boş, sessiz, hafif ayak sesleri…

Öncesinde biraz heyecan, stres, yaşam gibi, hani ne kadar çok stres var deyip hep durmadan şikayet ettiğimiz. Sanırım ben bu heyecanı da stresi de seviyorum. Mahkum olduğum bu özgürlüğü kavuşmaya biraz yaklaştım sanırım bilmiyorum ama kendimin yaratmış olması gereken özü yarattığıma inanıyorum. Kimi zaman, evet her şey gerçekten çok saçma aslında dediğim vakitleri anımsıyorum ve artık bir anlam yükleyebiliyorum…

Sahnede bir ileri bir geri saatimizi doldururken geç kalmış olmayalım. Durmadan etrafa savunup bahaneler üretmek yerine çok geçmeden özümüzü yaratıp -doğamızı keşfederek- insan halinin özünü yeniden keşfederek başlasak.

Sakın beni yanlış anlama ben bir çeşit Polyanna değilim. Etrafa gülücükler saçıp Candide misali algılamıyorum bu dünyayı. Bu sahnede bir gariban aktör olma diyorum sana, elbette bir anda duyulmayacak sesin, bir masaldı diyeceksin sadece gezinen bir gölgedir hayat diyeceksin biliyorum. Ama gürültü sadece gürültü yapan bir salağın anlattığı, anlamı olmayan bir gölge değil hayat! Sen duyuyor musun beni? Başını eğme, kaldır! Bak gözlerime. Sen kimsin?
--Yazan: BuSe

3 yorum:

Tetra dedi ki...

kapanış muhteşem gerçekten =) cok guzel olmus busecim...

Tetra dedi ki...

kapanis shakespeare in macbeth eserinden bir alintini tersini iddia ederek yazdim yani benim degil :)

aaahh shakespeare seni seviyorummm!!!... :)

BuSe

Tetra dedi ki...

ha sadece son cumleler benim hani karsimdakine soruyorum.. ogrendik ay deneme yazari karsinda biri varmis gibi yazar hehe :)

sahne benim hayatim hayat bir sahne...

BuSe