08 Mayıs 2008



Bu cumartesi günü mezun olduğumuz lisemizin peynir ve şarap günü varmış(!).
Eleştireyim biraz.hiçbir zaman peynir günü organizasyonlarından tatmin olmadım.adam gibi elleri ceplerine gidip te olması gerektiği gibi bir peynir günü yapılmadı.he ne olur sanki yapılsa,yapılmasa nolur? Hiç de bir şey olmaz…imkanı olanlar vakti olanlar gitsin ve gitmek isteyenler…
Bir yıl içinde ne kadar çok değiştiğini anlıyorum artık.okul arkadaşlarımın nasıl da değiştiğini…facebook tan herseyi takip edebilir insan.her ne kadar çok vaktim olmasa da facebook la ilgilenmeye görüyorum ister istemez.çok şaşırdığım şeyler oluyor,çok üzüldüğüm bazen de çok güldüğüm…herkes bir şekilde yaşayıp gidiyor.en azından herkesin bir hayatı var.iyi kötü herkes kararlar vermiş.bazıları ise karar vermemeyi kendine karar edinmiş.bir de böyle deneyelim demiş.çok gençciz daha ama 35 yaşa çok da fazla zaman yok.20 yiz artık…bazı annelerin doğum yaptığı yaş,bazılarının üniversite de dirsek çürüttüğü amfilerde bazılarının da sabah 8 aksam 9 çalıştığı yaş…zaman çabuk geçecek…hiç meraklanmayın…gün gelicek facebook dan doğum,evlilik haberleri alacağız…
Herkes kendisi için en iyi olanı yapıyordur umarım.herşey yeri ve zamanında güzel,anlamlı…beş yıllık bir dönemdi…bazılarımız o kapıdan transit geçti elleri diplomasız.bazılarımız diplomalı ama güzel anısız,bazılarımız kenar köşede sessiz sessiz misafir misali oturup kalktı.
Artık kimse çocuk değil.zaman aklı başta tutmanın zamanı.boş hayallerden kimseye fayda gelmez…zaman sadece bizler için var.uyuklamanın ,kararsızlığın kimseye faydası olmaz.çok abla(!) gördüm karar vermemiş ve de kararsızlıktan tökezlemiş…kimse öyle olmasın…
Elbette ki yerimizde saymamalıyız ama başkalarına özenip de kendimizi de kaybetmemeliyiz.türk türktür,Fransız Fransız,Amerikalı Amerikalıdır,belki de Tibetli Tibetli(!)…
Özümüzü unutmamalı bize yapılanların karşılığını vermeliyiz.elbette bazı borçlar asla ödenmez.bunu ailesi olan bilir.ailesi olmayan da kurduğunda anlayabilir heralde ne demek olduğunu…hayat alım gücünden,pembe hülyalardan,Fransız modasından,amerikan rüyasından,İtalyan marka ayakkabıdan ibaret değildir ama düzensizlik ,salaşlık,boş komünistv hayaller ,lüzumsuz çekişmeler,küçük laiklik hikayeleri de değildir.hayat belki de gregoire samsa nın dönüşüm sabahındaki birkaç saattir ve bu birkaç saat çabucak geçebilir.
Kimse sizi unutmayacaktır.yıllar gececek ama yaptıklarınız her zaman anılacaktır.iyiler biraz zor duyulur ama kötüler…
Biliyorum çok zor bir denge kurmak…türk olup yabancı yerde yaşamak ve de çok şey öğrenmek hele hele İstanbul de yaşamış olmak çok ağır bir yük…meşakatli bir yol bizimkisi .
Dikkat edip yol kenarında stop ettirmemeli insan kalp denen şu ruh taşıyıcısını ve de beyin denen şu çıfıt çarşısını…
İsyanlar,inatlar boşuna…yalnız yaşayamazsınız,tanrı yı hiçe sayamazsınız.ben üzülmüyorum mutluyum diyemezsiniz.bu yol tek şerit değil çünkü…bu bir Ankara İstanbul yolu kadar ortalama değil…bir bodrum dönüşü hiç değil.
Normal insanlar gibi olmalı ,okumalı ,çalışmalı,evlenmeli,biraz daha yaşamalı ve ölmelisiniz.
Gerisi kimseye mutluluk getirmez…getirmeyecektir…
MERVE ARCASOY

Hiç yorum yok: