28 Nisan 2007

Vazife

Herhalde son günlerde yaşadıklarımızdan üzüntü duymayan yoktur. Nasıl başladığına dair çok az kişinin yeterli bilgisi var. Kabul etmeliyiz ki biz yani aydın kesim olayların buraya varacağını akıl edemedik. Takunyalı diye adlandırdığımız topluluk gayette normal gelmişti bize 80li yıllarda. Nerden bilebilirdik ki bu kadar değişebileceğini işin renginin? Geldiğimiz nokta hiç abartısız korkunçtur. Avrupa basını ülkemizde olup bitenleri bizimle eş zamanlarda öğreniyor. Onların bizim hakkımızda söyleyecek sözleri çoktur her zaman. Bize düşen görev onların konuşmasına fırsat vermemek ve vatani görevimizi yarın yani 29 Nisan Pazar günü yapmaktır. Elimizden başka bir şey gelmez bu süreçte. Vazifemiz yarın bu Cumhuriyet yürüyüşüne katılmak ve elbette ki seçim günü Cumhuriyetimize sahip çıkmaktır.
Cumhuriyet nedir peki? Ders kitaplarındaki klişe açıklamalar yeterli midir Türkiye Cumhuriyeti’ni açıklamaya? Türkiye Cumhuriyeti kolay elde edilmemiştir. 81 yıldan sonra bile eksiklikleri bulunan küçük yaşta çocuk bir cumhuriyettir. Anlamı ise epeyce büyüktür. Yapılanlar çok eskide kalmış ve devamı getirilememiştir ne yazık ki. Unutulmamalıdır ki toplumlar çok büyük savaşlar , rejim değişiklikleri yaşayabilirler ama toplumları dünya üzerinden kaldırmak çok zordur. Türkiye Cumhuriyeti’ne mensup Türk adı ile adlandırılan kökü ırkı çok çeşitlilik de içerse her Türk vatandaşı üzerine düşen görevi gerektiği günlerde yerine getirmelidir.Hele hele eğitimli ,okuyan kişiler bilgisiz kesimlere ışık tutmalı,onları aydınlatmalıdır.Bu bizim en büyük görevimizdir. Gelebilecek her türlü felakete karşı Türk halkı birlik ve bütünlük içinde aynı ülkü altında birleşmeli ve fanatikliğe ulaşmayan boyutlarda tepkisini göstermelidir.Kamunun bunu haricinde daha kutsal bir vazifesi yoktur.Özgürlük kavramı ucu çokça açık ve sınırlı bir kavramdır.Bizim ülkemizde bu kavramın kullanımı oldukça görecelidir.Bu göreceli kavram her şeye rağmen bizlere yani kamuya eylem yapma özgürlüğünü sunmuştur. Geriye sadece Çağlayan Meydanı’nda toplanmak ve aynı ülkü altında toplandığımızı otoritenin başındaki sayın büyüklerimize ve dünya kamuoyuna duyurmak kalır.
Teşekkürler.
MERVE ARCASOY

1 yorum:

Adsız dedi ki...

mervecik soyle bir gecmis yazilara goz atarken tekrar okudum yazini ve baslardaki "Kabul etmeliyiz ki biz yani aydın kesim olayların buraya varacağını akıl edemedik." sozu biraz beni dusundurdu bu aydinlar kim? biz mi? peki biz aydin miyiz? Gercek bir aydin sence fark edemez miydi bugunleri yasayabilecegimizi bence fark edebilirdi ama hanig aydin ulkesi icin insanlari icin gercekten usutne duseni yapiyor? mitinglere katilan milyonlarca insanlar farkli gruplardan genelde tek bir ortak dusunce icin gelmisler oraya fakat seriata karsi olmalari onlarin gercekten aydin veya entellektuel (ikisi ayni sey degil) olduklarini mi gosteriyor ki hayir orada sorgusuzca ataturk e baglanan binlerce insan var bu da aslinda bir cesit dogmatik bir bakis acisi degil mi?

bizlerinde oldukca cok hatasi var asker var hic bir sey yapamazlar diyerek yan gelip yatmadi mi bir cok lari sonra da bu ulkede demokrasi var deyip masaya vuruyoruz yumruklarimizi...

BuSe